Yalnızlık temelli kurulmuş yaşantılarımız da sıradanlıktan kurtulmak için bir araç mıdır dostluk? Yoksa bir başka kişiyle oluşturduğumuz empatik hayat mıdır?
Tanımı ne olursa olsun bir dostu kaybetmek en zor olanıdır. Kazanmaya göre kaybetmek ne kadar kolay görünse de aslında o kadar ağırdır sonuçları. Çünkü biri sadece belirli bir zaman diliminde etkilemez.
Unutmaya çalışsak da evrenselleşip tüm yaşamımızı etkiler. Bu, zamanla öyle bir hal alır ki hiç olmayan sorunlar yaratmaya başlarız. Bunlarla boğuşmanın altında ezildikçe daha da nefret ederiz kendimizden. Zamanı geri alma şansımız olsa hiç düşünmeden ilk değiştirecek olduğumuz karar bu olsa da acımızı asla dindiremeyiz. İşte bu nedenle bir dostun canını yakmak istiyorsan onun, seni kaybetmesini sağlaman dünyadaki en zalim işkence olarak nitelendirile bilinir. Ne intikam alanın ne de intikam alınanın memnun olduğu. Sadece yapılan bir iyiliğin ağır karşılığı...